12 Mart 2012 Pazartesi

#ahmetnedimozgur

güzel bir haftasonu geçirdim.

ben en çok sevdiklerimle olduğum, uzun süreler dinlendiğim ama bir yandan da olabildiğimce sosyal olduğum, bolca güldüğüm, mutlu olduğum zamanları seviyorum. kim aksini iddia edebilir ki zaten?

cumartesi günü, uzun süredir görüşmediğim bir grup arkadaşımla etiler kitchinette'de oturduk.
kitchinette, hem diyet menüsüyle göz dolduruyor, hem de uzun süreli oturuşlarda geniş şarap menüsüyle çok doyurucu. kişisel fikrim midpoint'ten daha iyi olduğu.

sonrasında taksim'e geçip, bir barda oturduk. hava inanılmaz soğuktu. bir de dünya düzeni çok kötüydü. masada ülkeyi bir kaç kez kurtardık.

sonra pazar günü esenyurt'ta avm inşaatında yangın çıktı. 11 kişi yanarak can verdi. yanarak. alevler içinde. dumandan etkilenerek. bu ülkede sürekli hatalar yapılıyor. devasa avm'lerin yapımında işçiler konteynerda kalırsa kurtulacaklar. bunun yerine tek çıkışı olan bez çadırlarda ölüme yatıyorlar. yanarak. yanarak öldüler.

bi bakan da çıkıp "çadırda tek çıkış olduğu için işçilerimiz ölmüştür" dedi. ciddi mi acaba? sanırım bu zeka parıltısı onu bakan yapan şey, oradaki şantiye güvenlik şefinden farklı olarak.


pazar günü bir de "rembrandt ve çağdaşları" sergisine gittik sakıp sabancı müzesin'de. sosyal medyada da çokca bahsedildiği gibi, rembrandt'ı rembrandt yapan eserler ya da uğruna filmler çevrilen vermeer'in inci küpeli kız'ı sergide yok. yine de sergi gezilmeye değer. özellikle salonların karanlık olmasından şikayet edilmiş; ama aksine ışık seviyesi resimlerin üzerine dikkati daha çok çekiyor bence. sergi genel olarak kişi ve aile portrelerinden oluşuyor ve bir yandan da karanlık içeriklere sahip. mesela av hayvanlarının natürmortlarının bulunduğu tablolar gerçekçi olduğu kadar da sarsıcı.

aynı müzenin alt katında türk ressamlarının bir sergisi de var. serginin adı "bir ülke değişirken". 2004 yılında türkiye'de en yüksek fiyata satılan Kaplumbağa Terbiyecisi'nin ressamı Osman Hamdi Bey, türkiye'nin yurtdışında en çok tanınan ressamlarından Fikret Mualla'nın resimlerimlerinin de bulunduğu koleksiyon, aslen sakıp sabancı'nın kendine ait resimlere daha sonra müzenin de ekleme yapmasıyla genişlemiş. bu sergi sürekli.

günün olayı:


bu ülkede iyi şeyler oluyor demek isterdim.
ahmet şık ile nedim şener 375 gün sonra bugün serbest bırakıldılar. çoşkun musluk ve sait çakır ile birlikte.
bi kaç gün önce paylaştığım videoda, gazetecilerin düşüncelerinden, fikirlerinden ya da inançlarından değil de tecavüz ve hırsızlık gibi sebeplerden ötürü içeride olduklarını iddia eden biri vardı. demek ki aklanmışlar.
tesadüfe bak ki, tam da sivas (katliamının) duruşmasının zaman aşımına girmesinden bir gün önce.



aynı zamanda gözden kaçırılmaması gereken bir konu da, ahmet şık ve nedim şener'in sosyal medyada göz önünde bulunan tutuklu gazetecilerden sadece ikisi olduğu.


öyle bir ülke olduk ki, 375 gün boyunca sebepsiz hapiste yatan, bildiğin suçsuz insanların tahliyesine sevinebiliyoruz.

pazar günü gezdiğim o serginin atmosferi de, eserlerin kendisi de bugünün türkiye'sinden daha az karanlıktalar bence.

jacob'ın isaac'ı keçi buduyla kandırıp kendini kutsattığı sahne, Govet Flinck
tarih tekerrürden ibaret tabi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder